Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Rekabet Hukukunda Güncel Gelişmeler – Emin Kutay ÇELEBİ&Batuhan ERBAY

Yakın zamanda Rekabet Kurulu tarafından yayımlanan gerekçeli kararlar değerlendirildiğinde, (i) Biletix Bilet Dağıtım Basım ve Ticaret A.Ş.’nin (“Biletix”) hâkim durumunun tasdik edildiği ve ancak hakim durumunu kötüye kullanmadığına karar verilen Rekabet Kurulu’nun 21.01.2021 tarihli ve 21-04/53-22 sayılı kararı ile (ii) küçük ev aletleri sektöründe faaliyet gösteren iki teşebbüse 27 milyon TL’den fazla idari para cezası verilen Rekabet Kurulu’nun 04.03.2021 tarih ve 21- 11/154-63 sayılı kararı dikkat çekmektedir.

Biletix Hakkındaki Soruşturma Cezasız Kapatıldı

Biletix’in sattığı biletlerin fiyatlarına fahiş tutarlarda hizmet bedeli, işlem bedeli, kargo bedeli gibi isimler altında ekstra masraflar eklemek yoluyla hâkim durumunu kötüye kullandığı iddiası ve organizatörlerle yaptığı münhasır sözleşmelere ilişkin yürütülmüş olan soruşturmanın gerekçeli kararı 12 Ağustos 2021 tarihinde yayımlanmıştır(1).

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“Rekabet Kanunu”) 6. maddesinde bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması yasaklanmaktadır. Rekabet Kurulu tarafından Biletix’in şikâyet konusu davranışları Rekabet Kanunu’nun 6. maddesi kapsamında, Biletix’in organizatörlerle akdettiği sözleşmeler ise Rekabet Kanunu’nun 4. maddesi çerçevesinde değerlendirilmiştir.

Soruşturma özelinde, Rekabet Kurulu tarafından ilgili ürün pazarı “etkinlik biletlerinin (futbol müsabakaları hariç) satışına platform üzerinden aracılık hizmeti pazarı” olarak tanımlanmıştır. Biletix’in ilgili ürün pazarında hâkim durumda bulunup bulunmadığına ilişkin olarak ise, (i) etkinlik sayısı bakımından pazar payı, (ii) bilet sayısı bakımından pazar payı, (iii) biletleme gelirleri bakımından pazar payları, (iv) ilgili pazarda bulunan giriş engelleri, (v) Biletix’in portföy gücü, marka bilinirliği ve (vi) dengeleyici alıcı gücü gibi etkenler göz önünde bulundurulmuş ve Rekabet Kurulu tarafından Biletix’in “etkinlik biletlerinin (futbol müsabakaları hariç) satışına platform üzerinden aracılık hizmeti pazarı”nda hakim durumda bulunduğu tespit edilmiştir.

Hâkim durumun tespit edilmesinin ardından Rekabet Kurulu tarafından Biletix’in şikâyet konusu davranışları, satıcı konumundaki bir teşebbüsün, bir ürünün satışını alıcının ayrı bir ürünü de alması koşuluna bağlaması olarak tanımlanan “bağlama” teorisi çerçevesinde incelenmiştir. Bu doğrultuda, Biletix’in internet sitesindeki bilet satın alma sürecinin ilk aşamasını oluşturan bilet satın alma hizmeti ile ikinci aşamada sunulan bilet teslim hizmetinin iki farklı hizmet olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği incelenmiştir. Bu noktada bilet teslim hizmetinin bilet satın alma hizmetinden bağımsız olarak kendi başına talebini oluşturabilecek ve bu haliyle ekonomik bir anlam ifade edebilecek yeterlilikten uzak olduğu değerlendirilmiş, bir biletin alınmasının ardından biletin tesliminin, sürecin doğal bir parçası olduğu ve dolayısıyla “bağlama” olarak kabul edilemeyeceği vurgulanmıştır.

Bağlama yönünde herhangi bir davranışın bulunmadığının tespit edilmesinin ardından Biletix’in davranışları tek taraflı sömürücü davranışlar bakımından incelenmiş ve bu kapsamda, aşırı fiyat teorisi üzerinde durulmuştur. Pazar gücünün uygulanması sonucunda fiyatların devamlı bir şekilde ve önemli bir oranda rekabetçi düzeyin üzerinde belirlenmesi olarak tanımlanan aşırı fiyatlandırma analizi çerçevesinde Rekabet Kurulu tarafından Ekonomik Değer Testi (“EDT”) yöntemi benimsenmiştir. Bu teste göre, (i) ilk aşamada inceleme konusu ürünün maliyetleri ve makul kâr marjı dikkate alınarak ürünün ekonomik değeri belirlenmekte, (ii) ardından ürünün ekonomik değeri ve satış fiyatları arasında bir kıyaslama yapılmakta ve ürünün maliyetleri ile makul kâr marjının toplamını (ekonomik değerini) aşan fiyatlar aşırı olarak kabul edilmektedir. EDT’nin ikinci aşamasında hâkim durumdaki teşebbüsün uyguladığı fiyatın kıyaslanması ile haksız olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmaktadır. Fiyat karşılaştırması analizi olarak adlandırılan bu yaklaşımda, teşebbüsün kendi fiyatları ile yapılan kıyaslama ve/veya rakiplerinin fiyatları ile yapılan kıyaslama şeklinde iki yönlü bir yöntem izlenmektedir.

Biletix’in gelirlerinin tamamına yakınını bilet satışına aracılık yaptığı hizmetlerden elde eden bir teşebbüs olduğu EDT yönteminin kullanılmasının sonucunda tespit edilmiştir. Bununla birlikte Rekabet Kurulu tarafından Biletix’in genel olarak hizmet bedelini tüketiciden tahsil ettiği bir modeli benimsediği ancak hizmet bedelinin organizatörden tahsil edildiği durumların da nadir olarak mevcut olduğu gözlemlenmiştir. EDT sonucunda, Biletix’in 2016-2019 döneminde bilet başına elde ettiği hizmet bedeli gelirinin rakiplerine göre önemli bir şekilde yüksek olduğu veya sürekli bir şekilde aynı seyirde ilerlediğine dair herhangi bir bulgu tespit edilememiş, hizmet bedeli geliri açısından aşırı bir fiyatlandırmaya ulaşılamamıştır. Hizmet bedelinin aksine, 2016- 2017 dönemi dışında rakiplerin altında kaldığı tespit edilmiştir. Öte yandan, elde edilen toplam hizmet bedeli geliri ile satılan toplam bilet fiyatı karşılaştırılarak yapılan incelemede de Biletix’in hizmet bedeli açısından aşırı bir fiyat uyguladığına dair herhangi bir bulgu bulunamamıştır.

Soruşturma kapsamında dikkat çeken bir diğer husus ise biletin PDF/QR Kodu yoluyla iletildiği satış yöntemi bakımından Biletix tarafından aşırı fiyatlandırma yapılıp yapılmadığının değerlendirmesi yerine, Rekabet Kurulunun bilet başına elde edilen tüm gelirlerin aşırı fiyatlandırma özelliği taşıyıp taşımadığının tespiti üzerine değerlendirmelerde bulunmuş olmasıdır. Rekabet Kurulu tarafından EDT’nin ikinci aşaması olan fiyat karşılaştırması analizi çerçevesinde, kâr marjı açısından karşılaştırma yapılması kapsamında yapılan incelemede TicketMaster’ın yurt dışı verileriyle de birlikte incelendiğinde, gelirlerinin karşılaştırılması neticesinde de Biletix’in aşırı fiyatlandırma uygulamasında bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Neticede, Biletix’in uygulamalarının aşırı fiyatlama teşkil eden bir yapısı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Rekabet Kurulu Biletix’in uygulamalarına yönelik olarak “bir ürün ya da hizmetin yalnızca başlangıç/baz fiyatının reklamının yapıldığı ve bu ürün ya da hizmete ait diğer bedellerin ancak tüketici satın alma sürecine başladıktan sonra ortaya konulduğu fiyatlama tekniği” olarak tanımladığı “damla fiyatlandırma” (drip pricing) tekniği kapsamında bir inceleme yürütmüştür. Bu kapsamda, Rekabet Kurulu damla fiyatlandırmalarının (i) tüketicinin zihninde karışıklık yaratarak fiyat araştırmasından caymasına ve (ii) dolayısıyla tüketici refahında azalışa neden olduğunu vurgulamış, tüketiciler damla fiyat uygulamasından haberdar oldukları durumda dahi ileriye yönelik analiz yapamadıklarından ve en düşük baz fiyatı doğru hesaplayamadıklarından tüketici refahında azalma gerçekleştiği ifade edilmiştir.

Bu bağlamda belirtilmesi gereken önemli bir husus da Rekabet Kanunu’nun 6. maddesi kapsamında bir ihlalin veya rekabete aykırı bir sonucun varlığının kabul edilebilmesi için, bir teşebbüsün hâkim durumu ile davranışının kendisi arasında nedensellik bağının bulunması gerektiğidir. Biletix’in bilet fiyatının reklamını yaptığı ancak ardından üstüne hizmet bedelini ekleyerek tüketiciye farklı bir fiyat üzerinden bileti sattığı, damla fiyatlandırma uygulamaları ile hâkim konumu arasında doğrudan bir ilişki kurulamayacağı Rekabet Kurulu tarafından değerlendirilmiş; Biletix’in ilgili pazardaki hâkim konumu nedeniyle bu uygulamayı hayata geçirebileceğini söylemenin mümkün olmadığı ve Biletix’in temel olarak rakibi olan teşebbüslerin de damla fiyatlandırması yapabildikleri/yapabilecek konumda oldukları tespit edilmiştir. İlaveten, Rekabet Kurulu’na göre, Biletix’in fiyatlama davranışı piyasadaki rekabet yapısını etkilemekten uzak olup daha ziyade tüketicileri doğrudan etkilemektedir. Rekabet Kurulu tarafından, hâkim durumda olan teşebbüslerin nihai tüketiciler üzerindeki bazı davranışlarının, rakiplerin pazardan dışlanmasına neden olabileceği ve rekabet yapısını etkileyebileceği değerlendirilmiş ve ancak mevcut durumda Biletix’in davranışı ve piyasa yapısı arasında böyle bir bağlantı bulunmadığının altı çizilmiştir. Keza, pazardaki her teşebbüsün ürün portföyünün birbirinden farklı olduğu göz önünde bulundurulduğunda tüketicilerin bilet aldıkları etkinliğe özel olarak bilet sağlayıcısı değiştirme imkanına sahip olmadıkları da vurgulanmalıdır. Bu bağlamda Rekabet Kurulu, damla fiyatlama uygulamasının Rekabet Kanunu’nun 6. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilmiş, damla fiyatlandırma neticesinde doğabilecek zararların rekabet hukukundan ziyade tüketicinin korunması hukukuyla bağdaştırılabileceği vurgulanmıştır. Bu bağlamda, damla fiyatlandırma uygulaması hakkında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tedbir alabilecek Ticaret Bakanlığı’na görüş gönderilmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.

Biletix’in fiyatlandırma politikalarına ilişkin gerçekleştirilen değerlendirmelerin ardından Rekabet Kurulu, Biletix ile organizatörler arasındaki sözleşmeleri Rekabet Kanunu’nun 4. maddesi çerçevesinde mercek altına almıştır. Biletix’in pazarda faaliyet gösteren diğer teşebbüslerin birçoğundan farklı uygulamaları benimseyebilmesinin arkasında pazar gücünün bulunduğunu ifade eden Rekabet Kurulu bu pazar gücünün temel olarak Biletix’in organizatörle yaptığı münhasır sözleşmelerden doğduğunu vurgulamıştır. Bilindiği üzere, mevcut koşullarda münhasırlık hükümleri gereği, tüketiciler bir etkinliğin biletlerini sadece bir biletleme sitesinde bulabilmekte, bir etkinliğe ait biletlerin farklı biletleme firmaları tarafından satılmamasından dolayı tüketicilerin tercih hakkı bulunmamaktadır. Bu bağlamda Biletix’in akdettiği münhasır sözleşmeler 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (“2002/2 sayılı Tebliğ”) ile Rekabet Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında bireysel muafiyet hükümleri çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bir dikey anlaşmanın 2002/2 sayılı Tebliğ kapsamında sağlanan grup muafiyetinden faydalanabilmesi için öncelikle sağlayıcının ilgili ürün pazarındaki pazar payının yüzde 40’ı aşmaması gerekmektedir. Soruşturma kapsamında ortaya koyulduğu üzere Biletix’in “etkinlik biletlerinin (futbol müsabakaları hariç) satışına platform üzerinden aracılık hizmeti pazarı” ndaki payı yüzde 40’ın üzerinde olması nedeniyle Biletix ile operatörler arasındaki sözleşmeler grup muafiyetinden yararlanamamaktadır. Bu doğrultuda Rekabet Kurulu, ilgili anlaşmalar kapsamında grup muafiyeti sağlanamayacağı için bireysel muafiyet değerlendirmesinde bulunmuştur.

Bir anlaşmanın Rekabet Kanunu’nun 4. maddesinin kapsamının dışında olduğunun kabul edilebilmesi için Rekabet Kanunu’nun 5. maddesi altında bireysel muafiyetin sağlanması bakımından öngörülen dört şartın kümülatif olarak sağlanması gerekmektedir: (i) malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması, (ii) tüketicinin bundan yarar sağlaması, (iii) ilgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması, ve (iv) bu amaçların elde edilebilmesi için rekabetin zorunlu olandan fazla sınırlanmaması. Bireysel muafiyet şartlarını tek tek inceleyen Rekabet Kurulu,

  • her ne kadar yenilikçi olan indirim sistemleri ve promosyonlar ile Biletix ile organizatörler arasında bir sözleşme akdedildiği tespit edilmiş olsa da bu yenilikçi sistemlerin, taraflar için ticari işlemlerde kolaylık sağlamakla birlikte herhangi bir teknik gelişmeye sebebiyet vermeyerek “malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması” şartını karşılamadığını,
  • Biletix’in uygulamalarının tüketicilerin yararından çok zararına olduğu ve rekabetin münhasırlık yoluyla kısıtlanarak tüketicilerin zarar gördüğü ve dolayısıyla “tüketicinin yarar sağlaması” koşulunun gerçekleşmediğini,
  • Biletix’in münhasır sözleşmelerinin var olan giriş engellerini güçlendirerek alternatif platformların ortaya çıkmasını engellediği bu nedenle “ilgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması” şartını sağlamadığını ve
  • Biletix’in münhasırlık düzenlemelerinin platformun organizatör tarafının Biletix’e odaklanarak Biletix’in tüketici tarafındaki vazgeçilmezliğini artırdığı, bu nedenle de pazarda hâkim durumda bulunan bir teşebbüsün bulunması ve dolaylı şebeke dışsallıklarından ötürü zaten sınırlı olan rakip bir platform ile çalışma imkânının münhasır sözleşmeler vasıtasıyla tamamen ortadan kalktığı ve bu sebeple “bu amaçların elde edilebilmesi için rekabetin zorunlu olandan fazla sınırlanmaması” şartının gerçekleşmediğini değerlendirilmiş, Biletix’in Rekabet Kanunu’nun 5. maddesinde öngörülen bireysel muafiyetten de yararlanamayacağına karar verilmiştir.

Tüm bu değerlendirmeler kapsamında Rekabet Kurulu,

  • Biletix’in “platform üzerinden etkinlik biletlerinin (futbol müsabakaları hariç) satışına yönelik aracılık hizmeti pazarı” nda hâkim durumda olduğuna,
  • Biletix’in bilet fiyatlarına çeşitli isimler altında ekstra maliyetler ekleyerek Rekabet Kanunu’nun 6. maddesini ihlal etmediğine ve dolayısıyla idari para cezası verilmesine gerek olmadığına,
  • tüketici menfaatine zarar verdiği düşünülen damla fiyatlandırma konusunda Ticaret Bakanlığı’na görüş gönderilmesine, l Biletix’in organizatörlerle yaptığı sözleşmelerin ne grup muafiyeti ne de bireysel muafiyetten faydalanamayacağına,
  • münhasırlık içeren ya da fiili münhasırlığa yol açacak hükümler içeren sözleşmeler akdetmemesine ve bu tür uygulamalardan kaçınmasına

karar vermiştir.

Küçük Ev Aletleri Sektöründe Faaliyet Gösteren İki Teşebbüse 27 Milyon TL’den Fazla İdari Para Cezası Verildi

Rekabet Kurulu, küçük ev aletleri sektöründe faaliyet gösteren Groupe SEB İstanbul Ev Aletleri Ticaret A.Ş. (“Groupe SEB”) ve İlk Adım Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin (“İlk Adım”), bayilerinin yeniden satış fiyatını belirlemeye yönelik uygulamalarda bulunmak ve söz konusu bayilerin ve diğer yeniden satıcıların internet satışlarını kısıtlamak suretiyle Rekabet Kanunu’nun 4. maddesini ihlal ettikleri iddiasına yönelik yürüttüğü soruşturmanın gerekçeli kararını 24 Ağustos 2021 tarihinde yayımlanmıştır.

Yeniden Satış Fiyatının Tespitine Yönelik Değerlendirmeler

Yeniden satış fiyatının tespiti, Rekabet Kanunu’nun 4. maddesinin (a) bendi kapsamında yasaklanan “mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kâr gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi”ne yönelik bir davranıştır.

Bu bağlamda, Rekabet Kurulu tarafından Groupe SEB ile dağıtım sisteminde bulunan teşebbüsler arasında gerçekleştirilen sözleşmeler kapsamında bir inceleme gerçekleştirilmiştir. İlgili sözleşmelerde, yeniden satış fiyatının tespitine ilişkin doğrudan ya da dolaylı bir hüküm veya koşulun bulunmadığı, internet üzerinden yürütülen satışları kısıtlamaya yönelik bir düzenlemenin de keza var olmadığı, dolayısıyla Groupe SEB’in soruşturma konusu davranışlarının aslında uygulamada ortaya çıktığı ve akdedilen sözleşmelerde yazılı olarak bulunmadığı tespit edilmiştir. Tarafların yeniden satış fiyatının tespiti davranışlarına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede, satışı yapılan küçük ev aletlerinin nihai satış fiyatlarının tavsiye edilen fiyat seviyesinde tutulmasına yönelik girişimlerde bulunulduğu ortaya çıkmıştır. Nitekim, Groupe SEB’in satış fiyatlarına müdahalesinin çeşitli şekillerde gerçekleştiği, kendi dağıtım kanalında yer alan bayiler tarafından uygulanan fiyatlara doğrudan Groupe SEB tarafından müdahalelerde bulunulduğu, distribütör konumundaki İlk Adım’ın bayileri bakımından ilgili bayilerin fiyatlarına müdahale etmesi amacıyla İlk Adım’a uyarıda bulunulduğu değerlendirilmiştir.

Yeniden satış fiyatının tespit edilmesinin yanı sıra, Groupe SEB tarafından yalnızca fiyatlara müdahalede bulunulmadığı, fiyat istikrarını bozan bazı teşebbüslere yaptırımlarda da bulunulduğu görülmüştür. Groupe SEB’in bayilerin internet üzerinden gerçekleştirdikleri satışları sonlandırma ve fiziksel olarak da satış yapan bazı bayileri çevrim içi kanaldan uzaklaştırma girişimlerinin olduğu, Groupe SEB tarafından gerçekleştirilen davranışların, bazı durumlarda doğrudan internet satışlarının kısıtlanmasına yönelik olduğu, bazı durumlarda ise fiyat istikrarını bozan teşebbüslere bir yaptırım olarak uygulandığı tespit edilmiştir.

İlk Adım’ın ise, Groupe SEB ile arasında bulunan toptancılık sözleşmesi doğrultusunda Groupe SEB Türkiye genel distribütörü olması nedeniyle, soruşturma kapsamına dahil edilmesine karar verilmiştir. Groupe SEB’in, İlk Adım’ın bayilerine yönelik yeniden satış fiyatı tespitine ilişkin uygulamalarının İlk Adım vasıtasıyla gerçekleştirdiği görülmüştür. Nitekim, İlk Adım’ın satış kanalında bulunan bir bayinin fiyatlarının olması gerekenden daha düşük düzeyde olduğunun tespit edilmesi halinde Groupe SEB’in İlk Adım’ı konu hakkında bilgilendirerek bayinin fiyatını yükseltmesi veya ürünün satıştan kaldırılması yönünde bir müdahale yapılmasını sağladığı anlaşılmıştır. Bununla birlikte, Groupe SEB’in herhangi bir uyarısı veya talebi bulunmaksızın İlk Adım’ın bayilerinin satış fiyatına müdahale ettiği durumların da mevcut olduğu görülmüştür.

İlk Adım’ın bağımsız karar alabilen bir teşebbüs olduğu, dolayısıyla Rekabet Kanunu’nun İlk Adım’a da uygulanacağı, satışa sunduğu ürünler bakımından kendi bayilerine karşı hak ve yükümlülüklerinin bulunduğu vurgulanarak, Groupe SEB tarafından İlk Adım’ın bayilerine yönelik olarak fiyatların tavsiye fiyat listelerine çekilmesine veya ürünlerin bayilerin kendi sitelerinde satışına son verilmesine yönelik uyarı ve isteklerde bulunulması halinde bu tür davranışların gerçekleştirilmesindeki sorumluluğun İlk Adım’a ait olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Böylelikle söz konusu uyarıların Groupe SEB tarafından İlk Adım’a iletilse dahi İlk Adım’ın kendi bayilerinin fiyatlarına müdahale etmek amacını taşıdığı, bu nedenle Groupe SEB’in yanı sıra İlk Adım tarafından gerçekleştirilen söz konusu davranışların da Rekabet Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca yeniden satış fiyatının tespiti niteliği taşıdığı sonucuna varılmıştır.

İnternet Satışlarının Kısıtlanması Uygulamaları Üzerine Değerlendirmeler

Yerinde incelemelerde elde edilen belgelerin bazılarında, bayilerin çevrim içi pazar yerlerinden ya da internet sitelerinden satış yapmamasına yönelik olarak genel bir strateji belirlendiği görülmüştür. Groupe SEB tarafından yeniden satış fiyatına müdahale niteliği taşıyan davranışlar ile internet satışlarına müdahale kapsamı içerisine giren uygulamaların birbirine paralel davranışlar olduğu görülmüştür. Bu kapsamda Groupe SEB ve İlk Adım’ın satış yapılmaması için tavsiyelerde bulunduğu, çok satılan ürünlere ilişkin internet satış yasağı getirilip getirilmeyeceğini tartıştıkları, çevrim içi pazar yerleri takip edilerek raporlama yapıldığı ya da internetten satış yaptığı tespit edilebilen bayilerin listesinin sunulduğuna yönelik bulgular elde edilmiştir.

Groupe SEB’in hem doğrudan müdahale yoluna gittiği hem de bazı durumlarda İlk Adım’ın bayilerine yönelik bir müdahale istemi bulunduğunda İlk Adım yetkilileri vasıtasıyla kısıtlama ya da engelleme talep ettiği anlaşılmıştır. Groupe SEB’in internet satışlarının kısıtlanmasına ya da engellenmesine yönelik davranışlarının büyük bir kısmında fiyattan hareket ettiği, sözü geçen kısıtlama veya engellemeyi hem yeniden satış fiyatı kapsamında istikrarı sağlamak üzere bir yaptırım aracı hem de doğrudan rekabeti kısıtlamaya yönelik bir davranış olarak kullandığı tespit edilmiştir. Groupe SEB tarafından İlk Adım vasıtasıyla uyarıda bulunulsa dahi İlk Adım’ın amacının kendi bayilerinin internet satışlarına müdahale etmek olduğu değerlendirilmiştir. Bu nedenle İlk Adım’ın uygulamalarının Rekabet Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca pasif satışların engellenmesi niteliğine sahip olduğu sonucuna varılmıştır.

Ek olarak, Groupe SEB ve İlk Adım’ın davranışlarının 2002/2 sayılı Tebliğ uyarınca, anlaşmaları grup muafiyeti kapsamından çıkaran ağır sınırlama ve bir tür pasif satış kısıtlaması niteliğine sahip olduğu ve bu nedenle 2002/2 sayılı Tebliğ kapsamında grup muafiyetinden yararlanmasının mümkün olmadığı tespit edilmiştir. Öte yandan söz konusu davranışlara, Rekabet Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında bireysel muafiyetin de sağlanamayacağı, keza malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması, tüketicinin bundan yarar sağlaması, ilgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması ve rekabetin belirtilen amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması şartlarının sağlanmasının mümkün olmadığı vurgulanmıştır.

Sonuç

Groupe SEB’in ve İlk Adım’ın nihai satış noktalarında yeniden satış fiyatını belirleyerek ve söz konusu satış noktalarının internet siteleri üzerinden gerçekleştirdikleri çevrim içi satışları kısıtlayarak, Rekabet Kanunu’nun 4. maddesini ihlal ettikleri ve bu kapsamda aynı Kanun’un 16. maddesi uyarınca bahse konu teşebbüsler hakkında idari para cezası uygulanması gerektiği sonucuna ulaşılmış, (i) Groupe SEB’e 26.962.219,23 TL, (ii) İlk Adım’a 646.576,34 TL tutarlarında idari para cezası verilmesine karar verilmiştir.

Dipnotlar
(1) Rekabet Kurulu’nun 21.01.2021 tarihli ve 21-04/53-22 sayılı kararı için lütfen bakınız: https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=fbab266b-dcd7-4cf6-b36c-26692be31926

Top