Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Operasyonel Kiralama Sektörüne Yönelik Önemli Hatırlatmalar – Hakan GÜZELOĞLU

Bu yazımızda, operasyonal kiralama şirketlerinin işlemlerine ilişkin bu köşede daha önce ifade etmeye çalıştığımız vergisel hususlardan önemli gördüğümüz birkaç tanesini kısaca hatırlatmak ve son dönemde sektörü etkileyecek gelişmeleri ana başlıklar halinde bilginize sunmak istedik.

Operasyonel kiralama finansal kiralama değil!

Vergi Usul Kanunu’nun “Finansal kiralama işlemlerinde değerleme” başlıklı mükerrer 290’ıncı maddesiyle finansal kiralama işlemlerine ilişkin değerleme hükümleri düzenlenmiştir.

Söz konusu kanun maddesine göre finansal kiralama, kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadî kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu doğuran kiralamalar şeklinde tanımlanmış olup, kiralama işleminde;

  • iktisadî kıymetin mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi,
  • kiracıya kira süresi sonunda iktisadî kıymeti rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması,
  • kiralama süresinin iktisadî kıymetin ekonomik ömrünün yüzde 80’inden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya
  • sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının iktisadî kıymetin rayiç bedelinin yüzde 90’ından daha büyük bir değeri oluşturması hallerinden herhangi biri veya daha fazlasının varlığı durumunda, kiralama işlemi finansal kiralama kabul edilmektedir.

Bu düzenlemeye ilişkin yayımlanan 319 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde finansal kiralama işlemlerinde kiralama işleminin hukuki mahiyeti veya şekli yerine, özün önceliği ilkesinin benimsendiği belirtilmiştir.

Yukarıdaki düzenlemeler ışığında bir kiralamaya finansal kiralama diyebilmek için öncelikle kiralamaya konu edilen mala sahip olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması gerekmektedir. Ancak bu sonucu doğuran kiralamalarda sonrasında yüzde 80-90 kuralı dediğimiz diğer göstergelerle birlikte malın mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine ve iz bedelle satılıp satılmadığına bakılmalıdır.

Öncelikle, filo kiralama şeklinde yapılan operasyonel kiralama işlemleri ve bunlara ilişkin sözleşmelerde hiçbir zaman filo kiralama şirketi kiralamaya konu araçtan doğan tüm risk ve faydaları kiracıya devretmemektedir. Bu değerlendirmede dikkate alınması gereken olmazsa olmaz bir kriterdir.

İkinci en önemli husus ise kiralama sözleşmesi kapsamında taraflarca anlaşılan şartlara uygun sadece bir araç tahsis edilmekle kalınmamaktadır. Bilakis, kiralama hizmeti içerisinde ek olarak kiralamaya konu edilen araçlara ilişkin verilen birçok hizmet bulunmaktadır. Bu hizmetlere konu masraflar da kiracıya kira bedelinin içinde fatura edilmektedir.

Bu hizmetler nelerdir? diye bakıldığında birçok hizmeti sayabiliriz. Başlıca; aracın servis hizmetinin verilmesi, bakım onarımının yapılması, mevsimsel olarak lastiklerinin değiştirilmesi, aracın her türlü muayenesinin yapılması, sigorta ettirilmesi, kaza anında aracın onarımı dahil tüm ihtiyaçlarının karşılanması ve kiracıya aynı nitelikte başka bir araç tahsis edilmesi, ilaveten vale servisi, yakıt taşıtmatik ve OGS geçiş hizmetleri gibi ilave hizmetlerin de verilmesidir.

İlaveten yukarıda saydığımız hizmetler yanında, aracın ikinci el değer düşüklüğü riski, araca kiracıdayken el konulma riski, garantili olup olmadığına bakılmaksızın hasar riski, kira bedeli tahsilat riski, performans riski gibi riskler de kiralayan şirketlerde kalmaktadır.

Sözün özü, operasyonel kiralama sözleşmeleri kapsamında tahsis edilen araçlara ilişkin tüm risk ve faydaların kiracıya devredilmiyor olması nedeniyle de bu kiralamaların Vergi Usul Kanunu’ndaki finansal kiralama değerleme hükümlerine tabi tutulmaması gerekir.

Diğer taraftan, söz konusu işlemlerin Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 290’ıncı maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine dair farklı görüşler de bulunduğunu belirtmek isteriz. Bu görüşlerde kira süresinin kiralama konusu aracın ekonomik ömrünün yüzde 80 veya daha fazlası bir süreyi kapsadığı, kiralama sözleşmesine göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının kıymetin rayiç bedelinin yüzde 90’ından büyük olduğu ya da diğer şartların varlığı olduğu belirtilerek değerleme işleminin mükerrer 290’ıncı madde kapsamında olması gerektiği iddia edilmektedir.

Bu görüşlerde belirli bir (ya da birçok) aracın kiralama konusu olduğu varsayılarak, kiralama işleminin özünde tüm risk ve faydanın kiralayan şirkette kaldığı dikkate alınmaksızın işlemin mükerrer 290’ıncı madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülebilmektedir. Ancak yukarıda sayılan gerekçelerimiz ile bu görüşlere katılmadığımızı belirtmek isteriz.

Mali Tablolarda UFRS 16 Sorunsalı

Son yaşanan olağandışı kur dalgalanmaları sebebiyle Türk Lirasının yabancı paralar karşındaki değer kaybı hem mali tablolara olumsuz yansımış hem de döviz cinsinden gerçekleştirilen işlem ve bunların dayanağı sözleşmeler önemli ölçüde etkilenmiştir. Operasyonel Kiralama sektörü de beklenmedik kur artışları karşısında mali yapıları ile en fazla etkilenen sektörlerden biridir.

Her ne kadar yakın geçmişte sözleşme yapısı TL sözleşmelere dönen bu sektörün halihazırda eskiden gelen döviz sözleşmeleri devam etmektedir. Bunun yanında borçlanmasını da döviz cinsi borçlanma olarak gerçekleştirdiklerinde bu şirketler kur artışlarından mevcut mali yapıları sebebiyle olumsuz etkilenebilmektedir. Yaşanan yüksek kur artışı, özellikle bilanço aktifindeki kiralamaya konu edilen araçların değerlerinin bilanço pasifindeki döviz cinsinden borçlanma tutarının altında kalmasına sebep olduğu durumlarda bilanço denkliğindeki pasif kıymetlerin değerlemesinin yüksek olması yüksek kur farkı zararına, yüksek kur farkı zararı da mevcut sermayenin erozyona uğrayarak yitirilmesine ve sonunda da borca batıklık durumu olan teknif iflas durumuna sebep olabilmektedir.

Bunun yanında, UFRS 16 gereği operasyonel araç kiralama şirketleri satın aldıkları araçları satın alma bedeli ile bilançolarına kaydetmekte ve kiralama işlemi süresince araçların kira sonundaki ikinci el bedeline (“artık değer”) kadar amortize etmektedir. Kiralama alacakları ise bilançoya dahil edilmemektedir.

Bilanço bir şirketin faaliyetlerini durdurduğu anda bir fotoğraf gibi varlık ve yükümlülüklerini ve bunların farkı olan öz kaynaklarını doğru olarak göstermelidir. Ancak, operasyonel kiralama şirketlerinin özellikle iptal edilemez sabit kira sözleşmelerinden doğan alacaklarını finansal kiralama şirketleri gibi bilançolarında göstermemesi nedeniyle, bilançoları aktiflerini ve öz kaynaklarını doğru göstermemektedir. Bu da esasen UFRS 16 sayılı standardın bir eksikliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim bu standart, operasyonel kiralama şirketi müşterilerine uygulanırken kiralamayı gerçekleştiren şirketlerin mali tablolarına uygulanmamaktadır. Bu konuda Invigors tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen Leasing Konferansında yaptığımız “Neden Operasyonel Kiralama Finansal Kiralama değildir? ” adlı sunumda da standardın iyileştirilmesi gerektiği konusunda katılımcılarla mutabık kalınmıştır.

İkinci El Araç KDV Oranı İndirilebilir

Binek otomobillerinin ikinci el (kullanılmış) olarak satışında uygulanan KDV oranı yüzde 1’dir. Ancak, binek otomobillerin işletilmesi ve kiralanması faaliyetleriyle uğraşanların bu binek otomobilleri sonradan ikinci el (kullanılmış araç) olarak satmaları durumunda uygulanan KDV oranı bu şirketlerin KDV indirim hakkı olduğu için yüzde 18’dir. Son dönemde Türk Lirası’nın değer kaybı sonucu araçlarda oluşan ikinci el değer artışının KDV’ye tabi olması sebebiyle operasyonel kiralama şirketleri ikinci el satışlarından yüksek kar ve dolayısıyla yüksek KDV ödemek zorunda kalmaktadırlar.

Bu kapsamda, araç kiralama şirketlerinin aktifinde bulunan ve en az iki sene aktifte tutulmuş olan binek otomobillerin satışında uygulanan KDV oranının daha önce KDV Kanunu’nda yapılan benzeri bir düzenleme ile 2 sene geçerli olacak şekilde, %yüzde 1’e indirilmesi pandemi döneminde sektöre önemli bir destek olacaktır.

ÖTV Oranlarında yapılan artış

30.08.2020 tarihli ve 31229 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “2912 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı” ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (II) sayılı listedeki 87.03 G.T.İ.P. numaralı mallardan “Diğerleri” satırı altında yer alan bazı malların özel tüketim vergisi oranlarına esas özel tüketim vergisi matrahları ile özel tüketim vergisi oranları değiştirilmiştir.

Bu karar kapsamında özel tüketim vergisi matrahları ve özel tüketim vergisi oranları yukarıdaki şekilde belirtmiş olup koyu renkte yazılan tutar ve matrahlar yeni değişen oran ve matrahlardır.

Söz konusu karar yayım tarihi olan 30.08.2020 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Yeni ÖTV düzenlemesinin operasyonel kiralama sektöründe kısa vadeli özellikle günlük kiralama maliyetlerini yukarı çekeceği uzun vadeli kiralamalarda ise etkisinin nispeten daha az olacağı düşüncesindeyiz.

Bu konuda, ilave sorularınız ve detay bilgilendirme için bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz.

Top